Bireyler, aileler, şirketler, köyler, ilçeler, iller, hükümetler, devletler insan vücûd sisteminin çalışması İle paralellik gösterir.
Basit bir böbrek taşı, safrada oluşan küçük bir taş nice babayiğitlere göz yaşı döktürür…
Yani vücudunuzun herhangi bir yerindeki basit bir hastalık bile tüm çalışma organlarını etkisiz kılabilir. Gelecek statik bir yapıda değildir.
Bugün atılan her adım yapılan her çalışma sosyal sorumluluk projeleri kapsamında da olsa geleceği şekillendirir.
Bilindiği üzere insanoğlunun binlerce yıllık tarihinde yeme, giyinme, barınma önemli ihtiyaçlarının en başında gelmiştir.
Birçok medeniyetler kurulup yıkılırken insanoğlu varlığını sürdürmüş ve yaşadığı çevrede kültürel izler bırakmıştır.
Toplumları birbirinden ayıran iki temel özelliktir; dil ve kültür.
Bir toplumu dönüştürebilmeniz için dil ve kültürüne dokunmanız yeterlidir.
Sinema, tiyatro, spor, teknoloji gibi vazgeçilmez ortak kültürlerde oluşabiliyor.
Ancak ortak olmayan ve olmaması gereken korunması gereken kültürlerimizde var.
Yiyecek içecek alışkanlıklarımızı oluşturan mutfak kültürümüz de bunlardan biridir, korunması geliştirilmesi ve sürdürülebilir hale getirilmesini gerekir.
Coğrafi olarak birbirlerine yakın toplumlarda kültürel geçişler olmuş renk ve güzellikler de katmış olabilir ancak bugün dünya başka bir yöne gidiyor.
Bahsedeceğimi konu algı yönetimi ile alternatif yenebilir kaynaklara ihtiyaç duyulmasının empoze edilmesi.
Yenilebilir böcekler, yapay etler vesaire….
Leonardo, Donatello, Rafaello, Mikelangelo bunlar İtalya 14 ve 17 yüzyıl aralığında rönesans döneminin mimar, heykeltraş, ressam ve bilim adamları. Biz bu isimleri ninja kaplumbağa çizgi filminde telefondan pizza siparişi verdiklerinde tanıdık.
Biz pizzayı bunlar İle sevdik..
Demem o ki “Yöresel mutfaklar kültür emperyalizmine karşı en önemli dirençtir”. Peki nasıl korumak gerekir_
– Ürünlerin tesbiti
– Reçeteleştirilmesi
– Müfredatının oluşturulması
– Gerek servis gerekse mutfak kısmında insan kaynağını oluşturacak alt yapının kurulması
– İçerdiği ürünlerin mikro ölçekte de olsa üretimi
– Sürdürülebilirliğinin sağlanması
– Tat koku ve lezzet analizlerinin yapılması
– Tanıtım ve markalaşma.
Gelmek istediğim nokta şu palyatif çözümler bizi bir yere taşımaz.
Bugün ülkemizde birçok ilde gastronomi ile ilgili bir şeyler yapılıyor ancak hiç birinin sürdürülebilir palyatif olmayan bir yol haritası maalesef yok.
Yazılan çizilen konuşulan her şey askıda kalıyor ve can çekişiyor.
Öyle dinamikler işin içine giriyor ki herkes doğru olanın ne olduğunu bildiği halde kimse elini taşın altına koymuyor.
Üniversite STK’lar merkezi otorite devlet ve siyaset ortak bir ritim oluşturmak zorunda.
Gelinen noktada birlik, beraberlik ve vizyoner bakış açısı İle bir çatı altında toplanmak varken yapmış olmak İçin bir şeyler yapmak toplumumuzun geleceğine bişey katmıyor.
Bu bahsettiğim konu aslında anlatmak istediğimin %10‘u. Kısaca şu soruyu sorayım gelecekte böcek ile beslenmek ister misiniz?